Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

16 Ocak 2013 Çarşamba

Ptt 1.ligin "Siyahi" golcüleri

Mbilla Atame (1988-Kamerun): Ptt 1. liginde, hemen hemen her takımında olan genç Afrika'lılardan biri Mbilla. Bu oyuncuların da başında geliyor. Bu ligin en eski yabancılarından da birisi. Geçen sezona kadar devam eden yabancı yaş sınırı sayesinde cüzi miktarlara transfer olarak Adanaspor'a gelmiş, her sezon üzerine koyarak devam etmiştir. Bu sezon, Türkiye'de ve Adanaspor'da 5. yılını geçiren Mbilla, Süper Lig kulüplerinin de dikkatini çekmiş durumda, 14 maçta 10 gole imza atan Turuncu-Beyazlıların yırtıcı golcüsü, takımının geçen sezon play-off finali oynamasında, bu sezon ise 17 maç sonucunda 3. sırada olmasında en büyük etkenlerden biri. Ceza sahası içindeki etkinliğinin yanında, kıvrak ve atletik vücuduyla Emmanuel Emenike'yi hatırlatıyor bizlere. Onun kadar hızlı olmasa bile, yaratıcılık ve oyun zekası anlamında daha üstün. Adanaspor bu sezon Süper Lige çıkmayı başarabilirse Mbilla'yı daha üst bir ligde görebiliriz, ya da transfer olması lazım bir Süper Lig takımına. Geçen sezon son maçta kaybedilen Süper Lig şansını, yaratan isimlerin başında geliyordu Mbilla. Finalde de çok şık bir gol atmıştı. Yetenek olarak hiç bir sorunu yok, Süper ligde mental sorunlar yaşamaz ise zorlanmaz, her çeşit golü atabilen bir golcü, yolu açık olsun.


Gerard Gohou (1988-Fildişi Sahili): Bikoko'dan sonra aradığı santrafor'u bir türlü bulamayan Kayseri Erciyes, çareyi Denizlispor'un "hantal" golcüsü Gohou'da buldu. Sezon başında geldiğinde bu kadar etkili olabileceği pek beklenmiyordu. Bunun sebebi gerek İsviçre'deki istatistikleri, gerekse de Denizlispor'daki ortalama futboluydu. Fakat bu sezon çok daha diri ve iyi beslenen bir Gohou vardı. Ağırlığına rağmen daha esnek ve güçlü bir Gohou. Gol vuruşlarındaki becerisiyle de göz doldurdu, iki ayağıyla da net gol vuruşları yapabileceğini gösterdi. Zaman zaman sakarlıklar da yapmadı değil. Ölümüne hücum yapan Erciyesspor'un etkili gol ayaklarından olan Fildişi'li, Süper lig yolunda Emrah, Hanni ve Serdar üçlüsüyle birlikte takımının en büyük kozu olacaktır. İlk yarı, 16 maçta 12 gol ve 4 asistlik katkı yaptı.
Uche Kalu (1986-Nijerya): Geçen sezonun gol kralı Bikoko'yu, sezon başında Akhisarspor'a yollayan Çaykur Rizespor, çareyi Uche Kalu'da buldu. Partneri Jallow'la birlikte etkili bir ilk yarı geçiren Kalu, yine partneri Jallow'la birlikte şanssız sakatlıklar geçirdi, şuan iki oyuncunun da sözleşmeleri donduruldu, akıbetleri ne olacak belli değil. Zaten Nijerya'daki takımından da kiralık olarak gelmişti, geçirdiği ameliyat sonrası durumu netlik kazanacak. Onu sadece 12 maçta izleme fırsatı bulabildik, bu maçlarda 9 gol ve 2 asistlik skor katkısı yaptı. Oldukça yetenekli bir golcü, Kasımpaşa'lı Kalu Uche'nin 1. lig versiyonu gibiydi. Ülkesi Nijerya'da da bilinen bir oyuncu. Fiziği oldukça iyi, tekniği de fena değil, duran toplarda da zaman zaman etkili olabiliyor. Karambol golcüsü denilebilir onun için, umarım sakatlığını bir an önce atlatır ve çabucak döner futbola..

14 Ocak 2013 Pazartesi

Salih Uçan

 Aman nazar değmesin, gelecek için o kadar iyi sinyaller veriyor ki. Geçen hafta 19 yaşına girdiğini ve sadece 1 sezon üst düzey futbol oynadığını göz önüne alırsak, Salih takdire şayan performanslar sergiliyor. 90 dakika boyuncu iki ceza sahası arasında mekik dokudu adeta. Bitmek bilmeyen enerjisinin yanına, estetik futbolunu da ekleyince, kendi yaş grubunun en yetenekli orta saha oyuncusu olduğunu bir kez daha gösterdi. Her maç üzerine koyan bir Salih var. Kendisi ile aynı mevkide oynayan Abilerine nazire yaparcasına, koşan, basan, dikine oynamaya çalışan bir futbol oynuyor. Defansif anlamda rakibine nefes aldırmayan, pas kanallarını kapatan, önde basmaya çalışan, gerektiğinde beklerin açığını kapatan bir oyun sergiledi. Ofansif olarak da topu üçüncü bölgeye taşımayı düşünen bir iştahla oynadı. İki yönlü orta saha oyuncusunun betimlemesi gibiydi. Meireles'in yerine alternatif olabilecek, yada dün akşamki gibi yanındaki orta saha oyuncusuyla, 4-4-2'nin göbeğinde görev alabilecek bir potansiyel. Meireles-Salih ikilisi hayal olabilir belki ama takımdaki mevcut sorunlar çözülürse imkansız değil. Böyle bir durum oluşursa "10" numara transferi yerine de tamamlayıcı bir golcü alınabilir, çok küçük bir ihtimal yinede. Ortadaki en büyük ihtimal ise Salih'in gelecekte Fenerbahçe'nin orta saha şefi olacağı. Geçmişte transfer edilen genç yeteneklerden en büyük artısı mental sorunlar yaşamaması ve hep üzerine koymak istemesi. Ham yeteneğinin yanında onu eşsiz kılan özellikleri de bu zaten. Verdiği pozitif sinyallerden sonra daha fazla süre almaya başlayacaktır. Gelecek sezon ise yavaş yavaş takımın bir parçası olacaktır ve uzun yıllar bu formayı terletecektir. O her tarafı s.o.s veren Fenerbahçe takımının parlayan elmaslarından, bahtın açık olsun Salih..

10 Ocak 2013 Perşembe

Bu On bir Bedava


Andrea Consigli(Atalanta): Her şeyden önce kaleci bulmakta çok zorlandığımı belirteyim. Bazılarını yaştan, bazılarını da performanstan eledim. Bu elemelerden sonra ilk sıramda Consigli'yi gördüm. Kaleci olduğunu düşündüğümüzde yaşı çok makul bir yaş, izlediğim maçlarda da iyi bir görünüm bıraktı bende. Atalanta gibi bir takımın kalecisi olmak da kolay değil. Sezon sonu iyi bir takıma geçebilir.

Konstantin Rausch(Hannover 96): Almanya'ya, eski Sovyetler Birliği'nden  göç eden Rausch, Hannover'ın son yıllarda oynadığı hızlı ve pozitif futbolun önemli parçalarından. Fizik gücü ve hızıyla göz dolduran Rausch, hücumu çok seven bir bek. 3-5-2 oynayan bir takımın sol kanatında çok rahat görev alabilir. Yaşı da çok genç, Ashley Cole'un yerine onu seçme sebebim de bu zaten.

Marc Muniesa(Barcelona): La masia'nın son mamullerinden olan Muniesa, daha çok Barcelona II formasıyla İspanya 2. liginde forma giydi. Zaman zaman kendisine Barcelona A takımı kadrosunda şans buldu. Temiz ayakları ve oyun görüşüyle total futbola uygun özellikleri barındıran Muniesa, uzun saçları ve fiziği ile de Puyol'u andırıyor. Sonu ise Pique'ye benzeyecek gibi. Takımdan ayrılması durumunda patlama yapıp Pique gibi geri dönecektir. 

Brede Hangeland(Fulham): 2010 yılındaki Avrupa Ligi finaline takımını sürükleyen Hangeland, takımın en önemli isimlerinin başında geliyordu. Soğukkanlı ve sert oyunuyla Vidic'in bir tık alttaki versiyonuydu adeta. Yüksek sezgi gücü ve hava hakimiyetiyle göz dolduran Hangeland şuan da takımı Fulham'ın kaptanlığını yapıyor ve 21 lig maçının 18'inde forma giydi. Talibi çok olacaktır.

Rod Fanni(Marsilya): Boylu poslu bir oyuncu olmasına rağmen, atletik ve güçlü vücuduyla sağ bekte önemli işler yapıyor, Stoper mevkinde de görev alabiliyor. Afrika kökenli olmanın verdiği fiziki özellikler üst düzey seviyede var kendisinde. Premier Lig'e doğru yönelebilir önümüzdeki transfer dönemlerinde.

Moussa Sissoka(Toulouse): Genelde PSG'de oynayan Mohamed Sissoko'yla karıştırdığımız bir isim. Gerek mevkileri, gerekse simaları ve fizikleri çok benziyor.  Yaptığı patlamadan sonra gereken gelişimi yakalayamadı, Dünya kulüpleri bir dönem peşinde koşarken şuan burun kıvırıyorlar. Fransa'da aldığı düşük maaş onunla ilgilenen takımların işlerini kolaylaştırıyor. Orta sahanızda, koşan, top indiren, süpürücü ve kesici bir adam arıyorsanız Sissoko sezon sonu bedava. İyi bir maaşa da hayır demeyecektir.

Zdravko Kuzmanovic(Stuttgart): İsviçre'de yetişmiş Sırp kökenli Kuzmanovic, Sırp olmanın verdiği sertlik ve savunma oyununa, İsviçre'den de ofansif becerileriyle karıştırmış bir orta saha oyuncusu. Son sezon pabucu dama atılan  Kuzmanovic'in bu halde olmasının en büyük nedeni yaşadığı sakatlık silsilesi. Kendisini toparlayabilirse eski günlerine dönecektir. 26 yaşında olmasına rağmen 46 milli maçı var, piyasası olan bir oyuncu, alıcısı çok olacaktır.

Juan Vargas(Fiorentina): Bonservisi Fiorentina'da olan Peru'lu, şuan Genoa'da kiralık olarak forma giyiyor. Form durumu olarak eski günlerini aratıyor. Yeni yapılanmaya giden Fiorentina'da düşünüldüğünü zannetmiyorum. Sol kanadı otoban gibi kullanan bir oyuncu, uzaktan sürpriz golleri ve duran top becerisi de var. Güney Amerika'lı futbolcularda olan hırs, asabiyet ve el locoluk da mevcut. Yıllardır sol kanat transferi yapan kulüplerimiz için ilaç olabilir bu adam. İyi bir kontrata hayır demeyecektir.

Chris Brunt(West Bromwich): Takımını bu sezon gösterdiği çıkışta başrol oynayan İrlanda'lı, tekniği ve sol ayağıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Forvet arkasında, solda ve sağda oynayabiliyor. Asist özelliği yüksek olan bir isim. Yaşı da futbolcunun en verimli olduğu yaşlarda. Bir tık daha iyi bir takıma bedavaya gidebilir.

Yoan Gouffran:(Bordeaux): Asıl mevkisi santrafor olan Gouffran, zaman zaman sağ kanatta da görev alıyor. Tek forvet oynamakta güçlük çeken bir isim, muhakkak yanında tamamlayıcı bir partner olması lazım. İki ayağıyla da net vuruşlar yapabilen bir isim. Eski günlerini arayan Bordeaux'un ayakta kalan oyuncularından olan Gouffran'ın sezon sonu takımda kalması zor görünüyor.

Fernando Llorente(Atletic Club): Baskların son yıllarda çıkardığı en yetenekli oyunculardan olan Llorente, kulübüyle bağlarını koparmak üzere. Juventus'un sezon sonunu beklemeden transfer edeceği söyleniyor, Bielsa'nın da gözden çıkardığı Llorente'nin şimdi mi sezon sonu mu bilinmez ama büyük bir takıma gideceği kesin. Yerden havadan fark etmeksizin her türlü topları gole çeviren bir isim. Gittiği takımda da Atletic'deki gibi beslenirse eski gol rakamlarını yakalayabilir.

Bu on birdeki oyuncular haricinde bir sürü isim var sözleşmesi biten. Yaş, performans ve form durumlarını göz önünde bulundurduğumda benim on birim bu.

Llorente

Juan Vargas-Brunt-Gouffran


M.Sissoko-Kuzmanovic


Rausch-Muniesa-Hangeland-Fanni

Consigli

(4-2-3-1)

3 Ocak 2013 Perşembe

Henri Bienvenu - Fenerbahçe

 Fenerbahçe-Young Boys Şampiyonlar ligi ön elemesinde Fenerbahçe'ye attığı golle tanıdığımız, bir sezon sonra patlayan malum olaydan sonra, takımdan ayrılan Niang'ın yerine takıma son dakika da dahil edilen isimdi Henri. Niang gibi bir yetenek ve tecrübe abidesinden sonra takıma dahil olması işini daha da zorlaştırdı. Taraftarın gözüne giremedi futboluyla, sempatik hareketleri ve temiz futboluyla taraftarın sempatisini kazanmasına karşın Niang sonra gereken etkiyi yapamadı ki, bu normaldi de. Sebebi de İsviçre gibi hücuma dayalı bir ligden, Türkiye'deki sert, savunmaya dayalı bir lige gelmesiydi. İlk sezonunda kötü de değildi aslında. Alışmadığı bir futbol ortamına geldiği düşünürsek sergilediği performans daha fazla hoşgörüyü hak ediyor. Geldiği sezonun ilk yarısında, takımın birinci forvet olarak gözüken Henri, devre arası son Ligue 1 gol kralı Sow'un takıma dahil olmasıyla, tabiri caizse pabucu dama atıldı. Daha çok kupa maçlarında ve ligde ikinci yarılarda şans buldu. Sonraları oynamaya oynamaya gücünü kaybetmeye başladı, verilen şansları iyi değerlendirmedi, Sow'un olmadığı maçlarda hep eksi notla sahadan ayrıldı.

 İlk geldiğinde gücüyle, ikili mücadeleleri genelde kazanan bir profil çizmişti. İki ayağıyla da gol vuruşları yapabiliyor, bire birde çalım atma becerilerini de gösteriyordu. 4 milyon € bonservis bedeliyle gelmiş bir oyuncu olmasına karşın 1 milyon € yıllık ücret alıyordu. Sorunsuz bir oyuncu izlenimi sergiliyordu, son haftalarda kadroya girememenin verdiği mutsuzluktan sonra twitter üzerinden ver yansında bulundu ve veda etti adeta. 1988 Doğumlu bu adam, yaşı çok fazla değil, piyasası var, yurt içi ve yurt dışına kiralık verilerek eski havasını yakalayabilir. Clup Africain kadar olmasa da Afrika'nın Avrupa'ya açılan kapılarından olan Esperabce Tunis tarafından piyasaya servis edilmiş bir oyuncuydu. Aham şahım bir performansı da yoktu. Ortalama bir golcüydü. Fazla bir riski de yoktu. Ortalama bir Avrupa takımına satılabilir veya kiralanabilir. Yurt içinden bir kulübe gitmek istemediğini, Avrupa'dan teklifler olduğunu da belirtelim. Bienvenu Bey şuan tatilde, Antalya kampına katılmadı, takımdan gönderileceği kesin gibi.
2012 yılından Henri Bienvenu kesitleri

Fenerbahçe'ye gelmesini sağlayan gol(bence)